10 Şubat 2005 günü Yargıtay Konferans Salonunda yapılan panelde, Yargıtay Başkan Vekili Osman Şirin özetle “79 yıllık Mahmut Esat Bozkurt dönemine son verdiklerini” ilan etmiştir. Şirin’in daha önceki sabıkaları da biliniyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 23 Kasım 2004 tarihli kararının gerekçesi de basının yazdığına göre, onun kaleminden çıkmıştı. Bu gerekçede Kemalist Devrim’den, aynen ABD güdümlü liberallerin, bölücülerin ve Haçlı İrticanın ağzıyla “resmi ideoloji” diye söz ediliyor. Dahası Laikliğin halka dayatılmış olduğu görüşüyle karşıdevrimci çevrelere selam gönderiliyor. Aynı kararda, dinsel hükümleri hukukun ve gerçeğin kaynağı kabul eden alıntılara yer verilerek, Cumhuriyetin Laiklik davası açıkça ayaklar altına alınıyor.
FETVANIN KÖKÜ DIŞARIDA
“Mahmut Esat Bozkurt dönemi bitmiştir” hükmü, bir Cumhuriyet yargıcının görüşü olamaz, olsa olsa bir fetvadır. Çünkü Cumhuriyet hukukunun simgesi olan Mahmut Esat Bozkurt dönemine ancak bir fetvayla son verilebilir. Üstelik fetvanın kökü dışarıdadır. Asıl fetvacıbaşı ABD’nin eski istasyon şeflerinden Graham Fuller’dir. Fuller, 1990’lı yıllarda “ Kemalizm’in modası geçti” herzesini yumurtlamıştı. Son 15 yılda Haçlı dünyasının sık sık tekrar ettiği “Kemalizm’e son” yargısının, bu kez Yargıtay salonlarında yankılanması, karşılaştığımız tehdidin nerelere vardığını ortaya koymaktadır.
ATATÜRK DÖNEMİ
“Mahmut Esat Bozkurt dönemine son verdik” demek ne demektir? Yargıtay Başkan Vekili sıfatını taşıyan Osman Şirin, şu an için, açıkça “Atatürk dönemine son verdik” diyecek cüreti toplayamadığı için, Kemalist Devrim yıkıcılığını Mahmut Esat Bozkurt üzerinden yürütmektedir.
Büyük Devrimcimiz Mahmut Esat Bozkurt, Aydın Kuşadası’nda ilk Kuvvayı Milliye çetelerini örgütleyenlerdendir. İlk Mecliste yer almış, Atatürk’ün Adalet Bakanlığı’nı yapmış, Kemalist Devrim’in teori ve uygulamasında, önder kadro içinde en önde yer almıştır. Mahmut Esat Bozkurt, Cumhuriyet Devrimimizin en başta gelen düşünürlerindendir. Bu büyük devrimci, hukuk alanındaki devrimin mimarı olmuş, Cumhuriyet hukukunun simgesi olarak kabul edilmiştir ve biz Cumhuriyet hukukçularının başöğretmenidir.
79.YIL SAPLANTISI
Yargıtay Başkan Vekili Osman Şirin, kendisini dizginleyemeyerek tarikat ve cemaatlerin Cumhuriyet’e duydukları 79 yıllık hıncı paylaştığını da açığa vurmuştur. AKP Ulukışla Örgütü, 28 Mart 2004 Yerel Seçiminde seçim minibüsüne “AKP iktidarıyla birlikte 84 yıllık karanlığa son” yazdırarak Ulukışla sokaklarında dolaştırmıştı.
Yine AKP İsparta Milletvekili Recep Özel, İsparta’nın Çukur köyünde “ 80 yıllık pisliği temizleyeceğiz” hezeyanında bulunmuştu.
AKP 80 yıllık Cumhuriyetle hesaplaşma kampanyasına şimdi Osman Şirin’i de dahil etmiştir.
HÜKÜMET VE YARGITAY OPERASYONLARI
“ Mahmut Esat Bozkurt dönemine son verdik” diyen kimse, herhangi bir tarikatın mensubu veya herhangi bir tekkenin kapısında beslenen bir meczup değil, Yargıtay Başkan Vekili’dir. Cumhuriyetimiz 60 yıllık Küçük Amerika sürecinden sonra bugün, büyük bir yıkımla karşı karşıyadır. Nakşibendi Tarikatının İskender Paşa Dergahından olduğunu inkar etmeyen Tayyip Erdoğan, fotoğrafla sabit olduğu üzere, CİA bağlantılı tarikat şeyhi Hikmetyar’ın dizinin dibinden alınarak, bir ABD operasyonuyla iktidar koltuğuna oturtulmuştu.
İkinci bir operasyon, Yargıtay’a karşı tertiplenmiş ve kamuoyunun gözleri önünde uygulanmıştır. Cumhuriyet yıkıcılığının Tayyip Erdoğan iktidarı mevzilerinden Yargıtay’ın tepelerine doğru hamle yapması, ABD destekli karşı devrimin tamamlanmasında yeni bir aşamaya geldiğimizi göstermektedir.
CÜBBESİNİ YARGITAY’IN KAPISINA BIRAKMALI
Türkiye Cumhuriyeti’nin biricik meşruluk temeli, Cumhuriyet Devrimi’dir ve o devrimin hukukudur. Cumhuriyet varsa Yargıtay vardır. Cumhuriyet yoksa, Yargıtay da olmaz. Cumhuriyet yıkıcılığının Yargıtay’ın tepelerine tırmanmasına izin verilemez.
Mahmut Esat Bozkurt dönemine, yani Atatürk’e, yani Türk Devrimi’ne savaş ilan eden Yargıtay mensubu, o andan itibaren Yargıtay mensubu değil, Cumhuriyet yıkıcısıdır ve Yargıtay yıkıcısıdır.
Osman Şirin, Cumhuriyet yargıcının cüppesini derhal Yargıtay kapısına ve istifa etmelidir.
MAHMUT ESAT BOZKURT OLMAK
Haçlıların güdümündeki Cumhuriyet yıkıcıları, Mahmut Esat Bozkurt dönemi için “Katli vaciptir” fetvası vermişlerdir.
Peki Cumhuriyet’ten, boynunu irticanın kör baltasına uzatması mı beklenmektedir? Atatürk Cumhuriyet’in tavrını kesin bir dille belirlemiş ve uygulamıştı.
“Efendiler, her iyi, her güzel, her faydalı şey karşısında, onu imha edecek bir kuvvet belirir, bizim lisanımızda buna irtica derler… Bugünkü inkılabı yapanlar ve onu tamamlamaya karar verenler, karşılarına çıkacak olumsuz kuvvetleri, çıktığı noktada ezebilecek kudrete, kabiliyete ve tedbire sahiptirler.”(1)
“Bundan sonra bu milleti fetva ile veyahut şu bu gibi telkinlerle irticaya sevk edecek insanların, bu millet içinde yeri yoktur; vardır, fakat o da zindanlardır… Ve böyle adamlara karşı yapılacak şey… bunları parça parça etmektir.”(2)
Diyelim ki var olan kurumlar ve hatta Meclis, devrimi savunmaktan acizdir, hatta devrim yıkıcılarının eline geçmiştir ve Atatürk kendi başına kalmıştır. O ne yapacağını bilmektedir.
“Farzumuhal eğer bunu temin edecek kanunlar olmasa bunu temin edecek Meclis olmasa, öyle olumsuz adımlar atanlar karşısında herkes çekilse ve ben kendi başıma yalnız kalsam, yine tepeler ve yine öldürürüm.”(3)
Bir milletin, bir devrimin hakkına tecavüz etmeye kalkanlara, Graham Fuller’lerin matematik öğretmediği anlaşılacaktır.
Dipnotlar
1- Atatürk’ün Bütün Eserleri c 14, Kaynak Yayınları, İstanbul, Ağustos 2004,s. 339
2- a g y, c.15, Şubat 2005, s.75
3- a g y, c.15, s.242
Dr. Doğu Perinçek
Aydınlık Dergisi 2O ŞUBAT 2005 S.3 Başyazı