KENT RADYO SÖYLEŞİ
17 Şubat 2016
Mahmut Esat Bozkurt Torunu Prof. Dr. Gül Güner Akdoğan ile Söyleşi
Nihan Hanım:
17 Şubat tarihi ülkemiz için önemli bir tarihtir. 17 Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresi toplanmış, 17 Şubat 1926’da ise Türk Medeni Kanunu kabul edilmiştir. Bu tarihleri biraz daha açalım isterseniz. 1923’de Türkiye İktisat Kongresi’nin İzmir’de toplanmasıyla, İzmir’den tüm Dünyaya yepyeni bir Cumhuriyet Devleti kurulacağı mesajını da veren 17 Şubat’lar, <Türkiye’nin İlk Medeni Kanunu>’nun 1926 yılında Adalet Bakanı Merhum Mahmut Esat Bozkurt tarafından T.B.M.M.’ne sunulduğu ve kabul edildiği gün olarak da önem taşımaktadır. Mahmut Esat Bozkurt, Cumhuriyet kurulduktan sonraki üçüncü adalet bakanı olarak, daha doğru bir tanımlama ile de “Atatürk’ün adalet bakanı” olarak tarihe ismini yazdırmıştır. Ayrıca kendisinin Adalet Bakanlığı döneminde Türk Medeni Kanunu da yürürlüğe girmiştir. Şimdi konumuzla bağlantılı olarak, Prof. Dr. Gül Güner Akdoğan ve Cevat Ziya Maruflu’yu konuk ettik. Öncelikle “Hoşgeldiniz!” demek istiyorum.
Kendilerini dinleyicilerimize kısaca tanıtmak isterim.
Prof. Dr. Gül Güner Akdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve ayrıca kendisi merhum Mahmut Esat Bozkurt’un torunudur.
İkinci konuğumuz Cevat Ziya Maruflu ise İzmir’in ilk halkla ilişkiler şirketi olan HİSDAŞ Medyapol’ün Sorumlusu ve ayrıca her yıl İzmir’de İktisat Kongresi’nin yıldönümlerinde panel ve sempozyumlar düzenlemektedir.
İlk olarak Prof. Dr. Akdoğan’la söyleşimizi başlatmak istiyorum. Sayın Gül Güner Akdoğan, öncelikle sizin mesleki alanınızı tanıtabilir miyiz dinleyicilerimize?
Öncelikle teşekkür ediyorum Sayın Nihan hanım- Türkiye’mizin tarihinde önem taşıyan bu iki konuyu kapsayan bir program planladığınız ve ayrıca bana da yer vererek Dedem Mahmut Esat ı anlatma fırsatını verdiğiniz için. Ben hukukçu ya da iktisatçı değilim. Ancak, Dedemle ilgili okuduğum, toplantılarda dinlediğim, Ailemden duyduklarımı size , dinleyicilerinize aktaracağım.
Ben Mahmut Esat Bozkurt Ailesinin akademisyen kanadını temsil ediyorum. Mesleki alanım Tıbbi Biyokimya . Biyokimya, yaşam bilimidir. Bu bilim, yaşamı ve insanı son derece gelişmiş yöntemlerden yararlanarak molekül düzeyinde inceler. Hem araştırma, hem uygulama bilimidir. Araştırmadan elde edilen bilgiler, hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılır. Sürekli yeni bilgiler keşfedilir, hastalıklar daha iyi tedavi edilebilsin diye.. Tıbbi biyokimyacılar insanların sağlığı ve refahı için çalışır.
Ayrıca Avrupa Biyokimya Federasyonu Eğitim Komisyonu Başkanısınız. Ülkemizi bu alanda Avrupa’da temsil etmeniz de bizler için birer gurur kaynağı. Batı’ya göre Biyokimya alanında ne durumdayız sizce?
Çok teşekkür ediyorum nazik düşünceniz için. Ben Türk Biyokimya Derneği Yönetiminde biyokimya alanında yaptığım çalışmalar nedeni ile Avrupa Biyokimya Federasyonunun Eğitim komisyonuna davet edildim. Yıl 2000. O günden beri, bir Türk elçisi gibi, Türk bilim insanının elçisi gibi, mutlulukla çalışıyorum. Son yedi yıldır da komisyonun Başkanlığını yürütüyorum- Üçüncü dönem için tekrar Berlin’de seçildim.
Batıya göre ne durumdayız sorunuza gelince? Hiç de kötü sayılmayız- 20 -30 yıl öncesine göre Türkiye’de bilim insanları çok yol aldı. Eskiden Avrupa platformunda adımız yoktu. Şimdilerde ise, birçok Türk biyokimyacıları bilimsel toplantılara konferans vermeye davet ediliyorlar- Avrupa Birliği projelerinde yer alıyorlar, hatta yönetiyorlar.. Şüphesiz, bilime verilen Desteğin artması-hem devlet desteği, hem de özel sektör desteğinin artması bu ivmeyi güçlendirecektir.
Şimdi de 93 yıl öncesi kadar eski bir zaman dilimine gidelim. Bilmeyenler için de bir hatırlatma yapmak isterim ki, Türkiye İktisat Kongresi merhum dedeniz Mahmut Esat Bozkurt sayesinde İzmir’de gerçekleşti. Mahmut Esat Bozkurt’un tarihimizde, İzmir ve Türkiye tarihinde bıraktığı iki önemli eser var: Birincisi İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi, ikincisi ise Türk Medeni Kanunu’nun kabulü. Sizden, önce Mahmut Esat kimdir? Yaşam hikayesini kısaca dinleyebilir miyiz?
Mahmut Esat Bozkurt, Türk devlet adamı ve hukukçu, Türk devriminin ideolojisi olan Kemalizm’in başlıca kuramcılarından biridir. 1892 yılında (o zaman) İzmir’in Kuşadası ilçesinde doğan Mahmut Esat, çiftçilik ve ticaretle uğraşan, Hacı Mahmut oğullarından Hasan Bey’in oğludur. 1923 de İzmir’de Menekşelizade Dr. Hüsnü Bey’in kızı Feheda Hanım ile evlenmiş, üç evladı dünyaya gelmiştir. En büyük kızı Gün Bozkurt Tekant (merhume) Annemdir.
İzmir İdadisini (bugünkü Atatürk Lisesi) bitirdikten sonra; İstanbul Hukuk’tan 1912 de mezun olmuş; daha sonra İsviçre’de Fribourg Hukuk Fakültesinde yeniden hukuk öğrenimini görerek önce lisans diplomasını almış; sonra “Du Regimes des Capitulations ottomanes” (Osmanlı Kapitülasyonları rejimi üzerine) adlı doktora tezi ile “Cum Laude” derecesiyle Hukuk doktoru olmuştur. Yurdun işgali üzerinde derhal İsviçre den ayrılıp vatana dönmüş, milli mücadeleye katılmıştır.
23 Nisan 1920de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne İzmir milletvekili olarak seçilen Mahmut Esat Bey, bu görevini 1943 yılında 51 yaşında ölümüne kadar sürdürmüştür. 1922 de 30 yaşında İktisat Bakanı olmuş, iki yıllık bu dönemde iz bırakan sosyal ve ekonomik projeler gerçekleştirmiştir (İktisat Kongresi bunlardan biri). Daha sonra 1924de Atatürk tarafından Adliye vekilliğine getirilmiştir. Altı yıllık adalet bakanlığı döneminde Türk adelet sistemi-kanunları-tamamen modernleştirilmiştir. Bu dönemin başyapıtı “Türk Medeni Kanunudur”.
Yaşamı boyunca İzmir Milletvekilliğine tekrar tekrar seçilmiş; ayrıca Atatürk’ün isteği ile üniversitelerdeki Atatürk İhtilali konusundaki derslerini , hukuk ve siyasal bilgiler fakültelerindeki derslerinive gazetelerdeki baş yazılarını bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile sürdürmüştür.
21 Aralık 1943 günü hayata gözlerini yummuş, kendi vasiyeti üzerine Selçuk’taki çiftliğinde Aile mezarlığına defnedilmiştir.
Milli İktisat Kongresi neden yapıldı ve neden İzmir’de düzenlendi? Bu hikayeyi sizden dinleyebilir miyiz?
Mudanya’da imzalanan mütareke ile birlikte I. Dünya Savaşından beri süregelen askeri harekatı zaferle sonuçlandıran TBMM ve Hükümeti, mütarekeyi izleyen günlerde gerçekle yüz yüz geldi. On yılı aşkın bir süre boyunca seferber yaşayan Anadolu halkının tüm ekonomik gücü tükenmiş, 1915den itibaren savaş alanı olan Anadolu toprakları yanmış-yıkılmıştı. Meslek sahibi birçok insanını savaşlarda kaybeden ülke, ekonomiyi ellinde tutan gayri müslim unsurların da ülkeyi terk etmesi üzerin kendisine yeni dayanak noktaları bulmak ve Türkiye’yi geleceğe hazırlamak için politikasını belirlemek zorundaydı. Bu koşullarda yeni devletin politikasının belirlenmesinde iki temel ilke öne çıkıyordu:
İlki, bağımsız ve ulusal bir ekonomi oluşturmak
İkincisi, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında Türk Halkına ve yerli girişimcilere öncelik vermekti.
Acaba bu nasıl sağlanacaktı? Bu görevin önemli bir kısmı, İktisat Bakanlığına seçilen Mahmut Esat’a düşüyordu. Ulusal mücadele süresince tam bağımsızlıkçı bir üslupla ulusal kimliği öne çıkaran ve asıl kurtuluşun ekonomik bir zaferle sağlayacağını düşünen Mahmut Esat’a göre, öncelikli olarak yapılması gereken varolan koşulların belirlenmesiydi. Bunun için de, ülkenin ekonomik unsurlarını bir araya getirilmesi gerekiyordu
Mahmut Esat’a bir iktisat Kongresi toplamak düşüncesi, İzmir’de işgalden arındırılmış bölgeye yaptığı inceleme gezisi sonrasında belirginleşti. Uzun ürelerden beri unutulmuş olan Türk iktisadiyatını-tüm tarafları ile birlikte- ele almayı uygun buldu. Bu düşüncesini uygulamaya geçirmek için de, 21 Kasım 1922 de İzmir den Mustafa Kemal Paşaya bir telgraf çekti. Çok geçmeden, Mahmut Esat’ın beklediği onay Atatürk’ten geldi. Bu onay, Mahmut Esat’a İktisat Bakanlığı dönemindeki en önemli hizmeti olarak adlandırılabilecek “Türkiye İktisat Kongresi” nin kapılarını açtı..
Mahmut Esat’ın, Türk Medeni Kanunu’nun kabulündeki etkisinden bahsedebilir miyiz? (Medeni kanun, Mahmut Esat’ın Adalet Bakanlığı döneminde gerçekleşmiştir. Kendisi İktisat Bakanı olarak iki yıl, Adalet Bakanı olarak altı yıl görev yapmıştır.)
Türk Medeni kanununun, Atatürk’ün sonsuz desteğini alan Mahmut Esat eseri olduğu
Tarihçiler ve hukukçular tarafından kabul edilen bir konudur.
Mahmut Esat’ın Adalet Bakanlığı dönemindeki tüm çalışmalarının temelini, teokratik hukuk düzeninden laik hukuk düzenine geçmek yatar.
Bunun en güzel örneği ise, Medeni kanundur.
Sizce İzmir İktisat Kongresi’nin İzmir’in iş ve ekonomi hayatına ne gibi katkıları olmuştur?
Bence İzmir de toplanan bu kongrenin vizyonu çok çok geniş idi:
Ülke ekonomiye yön veren çeşitli meslek gruplarını örgütlü olarak ilk kez bir araya getirmesi, mesleklere yönelik sorunların ele alınması, çözüm önerilerinin tartışılmasına zemin hazırlaması ve Cumhuriyetin izleyeceği ekonomik siyasette dikkate alınması gereken temel ilkeleri saptaması bakımından Türk tarihindeki yerine almıştır.
Şüphesiz, bu boyutta bir kongrenin İstanbul’da değil de İzmir’de toplanmış olması, İzmir’in tarihten gelen ekonomik önemini tekrar perçinleştirmiştir.
Bu katkıların artırılması için neler yapılabilir?
İzmir ekonomisinin güçleniyor- hepimiz bunun farkındayız. Ben izninizle kendi penceremden-akademi ve sağlık penceresinden bakmak istiyorum….
Üç noktaya değineceğim:
Birincisi: İzmir üniversiteler kenti olma yolunda çok önemli adımlar atmakta. Sekizin üzerinde üniversitemiz var. Bu adımlar, hem devlet, hem özel sektör tarafından yapılıyor- güçlendirilebilir. Uluslararası bir üniversite kenti olabiliriz.
İkincisi: “Sağlıkta İnovasyon”. In vitro diyagnostik-tıbbi cihazlar/malzemeler üreten-yurt dışında ihraç eden bir merkez haline gelebiliriz.
Üçüncü olarak “Sağlık Turizmi”. İzmir üçüncü konumda şu anda. Birinci konuma neden gelmeyelim?
Birinci Türkiye İktisat Kongresinden aldığımız tarihi mirasın itici gücü ile bunu başaracağımıza inanıyorum
Evet, teşekkür ediyorum Nihan Hanım.
Sözlerimi, bitirirken, bilgisinden, aklından ve deneyimlerinden sonsuz yararlandığım, babası Mahmut Esat’ sonsuz sevgi ve saygı ile bağlı Annem’e yürekten şükranlarımı ifade ediyorum.
Prof. Dr. Gül Güner Akdoğan
Mahmut Esat Bozkurt Torunu