Mahmut Esat Bozkurt Hatıralar – 3

İnsan ve Dost Mahmut Esat

Altı gündür melun(lanetli, kötü) bir hastalığın zebunu olarak hastanede yatan Mahmut Esat Bozkurt, dün akşam saat altıyı on geçe, elli iki yaşında, o cevval(canlı) gözlerini hayata yumdu.
Onun resmi hal tercümesini(özgeçmişini) başka sütunlarda okuyacaksınız. Devlet adamı, ilim adamı, hukuk adamı ve büyük hatip Mahmut Esat’ın o birbirinden parlak, muhtelif(çeşitli) hüviyetleri(kimlikleri) şu anda yaşlı gözlerimin hala dipdiri görmekte olduğu onun insan ve dost hüviyeti önünde ehemmiyetini(önemini) kaybetmektedir.

Mahmut Esat’la inkılap(devrim) yıllarında Ankara’da tanışmıştık. Beraber bulunduğumuz bir mecliste, söz söylemekteki kudreti(gücü) ile beni teshir(büyü) eylemişti.Seçme ceyyid(yeni) fikirler dimağından (akıl-beyin) diline tane tane iniyor, fakat dudaklarının arasından binbir renkli bir demet halinde fırlıyordu.

Zamanla aşinalığımz( tanışıklık) ahbaplığa, ahbaplığımız dostluğa inkılap etti(dönüştü). Sırasıyla oturduğu Cebeci’de, Keçiören’de, Yenişehir’de İsmet Paşa Caddesindeki evinde bazı geceler birleşir,hepsinde aynı bilgiye, aynı vukufa( yetkinlik) sahip olduğu çeşitli mevzular(konu) üzerinde konuşa konuşa sabahlardık.

Bir gün Siyasal Bilgiler Okulunda, talih her ikimizi birleştirdi. Haftada iki gün derslerimiz bizi orada buluşturuyordu. Okuldan beraber çıkıyor ve yolda konuşa konuşa uzun gezmeler yapıyorduk.
İşte ben insan Mahmut Esat’ı o toplantılar ve bu gezmeler esnasında (sırasında) tanıdım ve öğrendim. Yüreğinde, yurduna, milletine, talebesine, dostlarına karşı sonsuz ve ölçüsüz bir sevgi beslerdi. Elli iki yıllık ömründe ağzından bir tek fena lakırdı(söz) garez, haset, kin ifade eden bir tek kelime çıkmamıştı. Türk’e , Türklüğe, Türkçülüğe tapardı. İlk gününden inkılabı(devrimi) kuranlara katışmış, onlarla birlikte, temiz ve yüksek heyecanından hiçbir vakit bir zerre bile kaybetmeden ön safta çalışmıştı.

Benim değersiz şahsıma göstermiş olduğu samimi dostluk tezahürlerinden bahsetmeyeceğim. Bilirim ki bahsedecek olsam onun asil ruhu rencide olur (incinir). Çünkü Mahmut’un tevazuu( alçak gönüllülük) manevi varlığının yüksekliği nispetinde(oranında) idi. Şu kadarını ifşa edeyim (söyleyeyim) ki, ruhen ve kalben pek muztarip(üzüntülü) bulunduğum bir sırada, en büyük tesellim onun gösterdiği yakın alaka(ilgi) olmuştur.

Birden bire hastalandığı akşamdan, son nefesini teslim ettiği ana kadar yanından ayrılmadım. O eşsiz zeka gözlerimin önünde yavaş yavaş söndü. O sevgi dolu kalbin yavaş yavaş durduğuna şahit oldum.

Ölenle ölünseydi, o paha biçilmez dostun arkasından yaşamak istemezdim. Mahmut’un rahat döşeğinin önünde gönlüme birdenbire hücum eden duyguların arasına biraz da haset(çekememezlik) karıştı. Evet sana gıpta ettim( imrenme) aziz dostum… Niçin mi? Nihayet muradına erdin, çok sevdiğin Atatürk’e benden önce kavuştun diye…

Ercüment Ekrem Talu – Yeni Sabah 21.12.1943

Önceki yazı
Mahmut Esat Bozkurt Hatıralar – 4
Sonraki yazı
Mahmut Esat Bozkurt Hatıralar – 2
Menü