Mahmut Esat Bozkurt Hatıralar – 7

O, insan belleğinin aile ve millet ocağı derinliğine kök salmasını ve Türk Olanın bu yönden bir kişilik kazanmasını isteyenlerdendi… Muhakkak ki aşırı bir ulusçuydu. Bilmiyorum böyle mi doğdu; fakat böyle yaşadı, böyle öldü. Derin bir ocak ve kalıtım bağlantısı vardı.,
-Nerelisiniz? Diye sorardı. Sonra yeniden ikinci soruyu yöneltirdi.
– Babanız kim? Size kimler derler?
Rahmetli, gazetemizin yönetim binasına geldiği zaman, doğruca başyazar odasına girerdi. Şapkasını, mevsimine göre paltosunu çıkarır, ondan sonra yazı
odasının kapısına gelir, birer birer hepimizle konuşup şakalaşmaya başlardı.
Bu ihtilalci, ateşli, heyecanlı adam, özellikle son beş altı yıl içinde, çok mükemmel bir hoşgörü sahibi olmuştu. Karşı düşünceleri dinler ve sayardı. Bir gün yolsuzluk meseleleri üzerine bir yazı yazmıştı. Düşüncemi sordu. Makaleyi ılımlı bulmuştum. Kanun ötesi konulara geçtim, çok ileri, çok sert konuştum. Hiç unutmam, büyük bir zevkle, başı ile düşüncelerimi onaylayarak beni dinledi:
Haklısın dedi. Haklısın delikanlı!
Yani, dedim. Bunları ancak biraz geç doğmuş olmam açısından haklı gördüler
Tamam, dedi ve güldü. Tamam. Ah siz gençler, ne güzel ataklar yapıyorsunuz? Yalnız o değil, her şey, bütün hayat, her iş böyle ateşli, heyecanlı, genç gitmelidir diye düşündüm de…
Savaşın başlayacağı sıralarda, Bozkurt, benim bazı düşüncelerime dokunarak savaş olasılığının uzak olduğunu yazmıştı. Kendisine cevap verdim karşıt düşünceyi savundum. Yönetim binasına geldi, biraz yorgun ve ağır sesle beni çağırdı:
-Orhan Bey. Gel, seninle biraz konuşalım. Güzel yazmışsın. Nereliydin sen ? Baban kimlerdendi? Biraz sonra sordu:
Sen Kuşadası’na gittin mi? Benim babamın adını bilir misin Orhan Bey?
Ve heyecanlandı:
Bana Kuşadalı Mahmut Esat derler. Babamın adı da Kuşadalı Hasan Bey.
Dikkat ediyor musunuz, Mahmut Esat, hep aileye, hep köke, hep doğulan toprağa, ulusçuluk açısından nasıl sarılıyordu?
Bir tabut, İzmir’e bir cenaze getiriyor bugün… Yarın Kuşadası’nda bir yere defnedilecek. Rahmetli, sağ olsaydı, şöyle diyecekti:
-Kuşadalı Hasan beyin oğlu Kuşadalı Mahmut Esat ölmüş.
Ben eminim ki arkasında anıları, yapıtları, kitapları, bakanlık ve milletvekili olarak yaptığı çalışmaları, her şeyi ile ölen adam, her şeyden önce, yine kendi gözünde işte bu adamdır. Ve biz onu kaybetmiş bulunuyoruz, bu da böyle…

Orhan Rahmi Gökçe
Anadolu Gazetesi – 25.12.1943

Önceki yazı
Mahmut Esat Bozkurt Hatıralar – 8
Sonraki yazı
Mahmut Esat Bozkurt Hatıralar – 6
Menü