“Bugünün hırsızları daha cesur, şebekeleri daha geniştir… Bunlar çete halindedirler.”
Yıllar var. Bu başlıkla bir yazı yazmayı düşünüyordum. Buna nereden mi esinlendim? Bir duyuma göre, İsmet Paşa, tek parti döneminde hırsızlıklardan, çelerden bunalmış, “Hakimiyet-i Milliye” gazetesinde bu başlıkta bir yazı yazmıştı. Günlerce böyle bir yazıyı aradım bilebileceklere sordum, ııh bulamadım!
Umudumu artık yitirmiştim.Bir olay gözümü açtı. 20 Aralık 1966 Cuma günü Ankara Adliyesi Konferans Salonu’nda, Atatürk’ün Adalet bakanlarından Mahmut Esat Bozkurt’un ölümünün 53. Yılı dolayısıyla bir anma toplantısı düzenlenmişi. Konuyla, özellikle Mahmut Esat Bozkurt’un devrimci çabalarıyla yakından ilgiliydim… Toplantıyı Ankara Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Ramazan Aslan yönetiyor, Ankara Barosu savunmanlarından Atilla Elmas ile Önder Sav konuşmacı olarak katılıyorlardı. Önder Sav konuşması sırasında, Mahmut Esat Bozkurt’un, döneminin bir bakanının yolsuzluğunu açıklayan “Hırsızlar Teslim Olun!” başlıklı bir yazıyı yayımlamaktan çekinmediğini anlatıyordu. Toplantıdan sonra, Önder Sav’a teşekkür ettim.Bir olayın ipucunu yakalamıştım. Sıra yazıyı bulmaya gelmişti.
Mahmut Esat Bozkurt’un kızlarından Ay Bozkurt’u telefonda tanımıştım. Bir rastlantı sonucu yine telefonla arayan Gün Bozkurt Tekand, araştırmacı Hakkı Uyar’la –yine telefonda- tanıştırdı. Hakkı Uyar, 9 Eylül Üniversitesi’nde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde görevliydi. Ondan “Hırsızlar Teslim Olun!” başlıklı yazının nerede, ne zaman yayınlandığını öğrenecektim. Yazı 13 Aralık 1930 günlü “halk Dostu” gazetesinde çıkmıştı. Yazıyı bulmak güç olmadı. TBMM Kitaplık Müdürlüğü’ne yeni atanan Ali Rıza Cihan, şıpınişi yazıyı buldurdu. Mahmut Esat Bozkurt’un istediğim öbür yazılarını da. Derin bir soluk aldım!
“Hırsızlar Teslim Olunuz!” başlıklı yazı şöyle başlıyordu:
“İlim alemindeki otoritesine ne denirse densin; herkesçe tanınmış bir Fransız yazıcısı vardır: Gustav Lebon(1841-1931). Bu muharrir, “Arap Medeniyet Tarihi’nin Arapların Varisleri” faslında “Türkler hiçbir Avrupa kavminden aşağı kabiliyette insanlar değillerdir. Türkten maksadım, öz Türklerdir. Fakat bütün şark’ta olduğu gibi bu milleti de yakıp kavuran müstevli (salgın) bir hastalık vardır: Bahşiş!” der.
Burada bahşişten murat rüşvettir. Devlet malını çalmaktır. Devlet, millet zararına hırsızlıktır.
Gustav Lebon, bu zengin görüşlerini yazalı otuz seneden fazla oluyor. Türk Milleti yine o asil ve yüksek ırktır.
Fakat Fransız muharririn bahşişe ait hükmü acaba bugün dahi isabetinden çok kaybetti mi?
“Halk Dostu” gazetesinde üç sütun üstüne “Halk Dostu” imzasıyla çıkan yazının sonunda Mahmut Esat Bey şöyle diyor:
“Bugünün hırsızı ile eski zaman hırsızlarının anlayış, vaziyet ve usulleri çok farklıdır. Bugünküler çok daha maharetlidirler. Daha cesurdurlar. Şebekeleri daha geniştir. Daha tehlikelidirler.
Mesela, meşrutiyette- istibdatta olduğu gibi- ricalden(mevki sahiplerinden) hırsızlar vardı. Bunlar milletin en dar ve sıkıntılı zanlarında hükümet kuvvetiyle vagon almak, memleketin ihtiyaçlarından ihtikar etmek suretiyle zengin olurlardı. Hariçte ve dahilde bugünkü idarenin yüksek şerefini kuvvetini kullanarak ceplerini doldurmaya çalışanlar, bunlara önayak olanlar vardır. Bunlar çete halindedirler.Başlarında Hamidiye tezkereli Türkler vardır!..
Türk milleti bunları dize getirinceye kadar uğraşacaktır. Bunlar neler yaparlar, nasıl hareket ederler, korkmadan, milletin şerefiyle nasıl oynarlar? Yarın anlatmakta devam edeceğiz. Şimdilik şunu tereddütsüz kaydetmeliyiz ki inkılap( devrim) bunları er ya da geç teslim alacaktır. Ceza günü uzak değildir.
Gustav Lebon’un Türk milleti hakkında yüksek görüşleri arasındaki o “bahşiş” kaydı da silinecektir.”
… Mahmut Esat Bey’in yazdıkları bugün de geçerlidir. Hırsızlar, çeteler cirit atmaktadır. Bunlar, yakalarını sıyırmış görünseler de halkın bunu bilmediğini mi sanıyorlar? Bunlar, iplikler pazara çıkmış birer budaladan başka bir şey değildirler!
Mustafa Ekmekçi
Ankara Notları – Cumhuriyet Gazetesi
16 Şubat 1997